Yaralı kalbin ve ruhunla hüznün kapısındasın,
Yolda bir genç görüyorsun; Furkan diyor bakakalıyorsun ardından,
Daha o kaybolmadan gözlerinin ufkunda, başkası Furkan oluyor çıkıyor karşına…
Furkan oluyor herkes; sessizce ve bir anda…
Sen kıyaslıyorsun hepsini gerçeğine ulaşmak için çabalayarak,
Elediklerin çıkıyor Furkan’ın suretinden ve sıradanlaşıyorlar hayatın garip karmaşasında,
Hala Furkan’ların varken, sen kıyamıyorsun kıyas yapmaya;
Belki onlar henüz Furkanken göze alamıyorsun vazgeçmeyi, kaybetmeyi ve yeniden Furkansız kalmayı…
Kumral saç görüyorsun hepsinde güneşten biraz sarılaşmış,
Gözlerinin koyu renginde deniz uçsuz bucaksız yıldızları kucaklayan…
Gülünce gülümsüyorsun çaba sarf etmeden, kendiliğinden…
O gülünce katılıyorsun yanına ve gülüyorsun her neye gülüyorsa…
Elemeye devam ediyorsun yanında onlarca Furkan’la yürürken
Sen eledikçe deniz sakinleşiyor, yıldızlar daha parlak artık gözlerinde,
Berrak tebessümü aydınlıklara nur katıyor dünyada…
Emin oluyorsun…
Furkan bu diyorsun
Hakikat bu diyorsun!
Alıyorsun yanına ve yürüyorsun onunla
Kâh gülüyorsunuz, kâh sükûn buluyor etrafınızdaki her şey…
Biniyorsun otobüse ve fark ediyorsun olmadığını,
Gözlerinden yaşlar boşalırken sen anlamıyorsun zamanı ve mekânı
Sen aslında hep kıyaslarken Furkan’ları, biliyorsun Furkan’ın onların arasında olmadığını
Belki bu daha da kavuruyor,
Hasreti karabasan oluyor gündüz vakti hem de yollarda,
Furkan diyorsun
Herkesten farklı olan Furkan
Tanıyamadığım Furkan
Avutmaya çalıştıkça kendini ne fayda görüyorsun avuntulardan,
Ne refah buluyorsun bomboş hissettiğin hayatından…
Her gün evden çıkarken bir peçete atıyorsun çantana
Tedbir değil aldığın,
Sonucunu bildiğin bir vaktin vuku bulmasını bekliyorsun
Usul usul çıkartırken peçeteni
Yanında yine Furkan’ı buluyorsun
Furkan’ın gülen gözleri ardında, yıldızları toplarken uçsuz bakışlarında
Tebessümüyle teselli buluyor ve söz veriyorsun…
Sevgin daim, sabrın sonsuz olacak söz veriyorsun…
A.Serra OKUTAN
16 Haziran 2011 18:36